Ayın yeni ay evresinden dolunaya dönüş süreci, yani ay arası döngüsü, yeryüzündeki tüm canlılar üzerinde derin bir etkide bulunur. Bu döngü, yalnızca denizleri, gelgitleri ve doğayı değil, özellikle bedeninde yüksek oranda su taşıyan insanları da etkiler. Ayın güçlü çekim kuvveti, bu süreçte negatif bir baskı olarak algılanabilir. Özellikle bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklar bu döngüden çok daha yoğun şekilde etkilenirler.

Bebeklerin kafatası yapısı henüz kemikleşmediğinden, bıngıldak bölgesi, yani tepe çakraları oldukça açıktır. Aynı zamanda bebek beyninin yaklaşık %80’i sudan oluştuğu için, bu kozmik çekim gücünü daha yoğun hissederler. Alın çakraları, yani üçüncü gözleri henüz kapanmamış olduğu için evrensel enerjilere, özellikle ayın frekanslarına karşı son derece hassastırlar. Ayın dolunaya yaklaşma sürecinde (yaklaşık 3 ila 4 gün öncesinden başlayan) bu enerji etkisi yükselir ve dolunayın gerçekleştiği gün dahil olmak üzere toplam 7–8 günlük bir frekans baskısı oluşturur.

Bu baskı, bebeklerin tepe noktalarından çekimle başlar, ancak en belirgin etkisini ayak tabanlarında ağrı olarak gösterir. Henüz yürüyemeyen bebekler huzursuzlanır, uyku düzenleri bozulabilir. Yürümeye başlamış 1–3 yaş aralığındaki çocuklarda ise, ayakların yere basmakta zorlanması, dengesizlik ve nedensiz huysuzluk gözlemlenebilir. Bu, aslında bedenin enerji merkezleri olan çakraların, özellikle tepe ve kök çakranın ayın çekim frekansıyla gerginliğe girmesiyle ilgilidir.

Bu dönemde ebeveynlerin uygulayabileceği en doğal ve etkili yöntemlerden biri, doğal bitkisel yağlarla yapılan ayak altı masajıdır. Günde sadece 10–15 dakikalık, nazik ve sevgi dolu bir masaj uygulaması, hem ayak tabanındaki sinir uçlarını hem de tepe çakrasını dengeleyerek bebeğin genel enerjisini rahatlatır. Bu yöntem sadece fiziksel gevşeme değil, aynı zamanda ruhsal olarak da bir koruma ve yumuşama sağlar. Çünkü ayak altındaki sinir uçları, beyinle ve tüm sinir sistemiyle doğrudan bağlantılıdır.

Ay döngüleri, bilimsel olarak okyanusları ve devasa su kütlelerini harekete geçirecek kadar güçlüdür. Bu kuvvet, çoğunluğu su olan insan bedenini de aynı oranda etkiler. Hele ki bu beden henüz dünyaya yeni gelmiş, enerjilere açık ve savunmasız bir bebek bedeni ise, bu kozmik baskının şiddeti daha derin yaşanır. Bu yüzden, özellikle dolunaya giden bu 8 günlük süreçte çocuklara özenli bir bakım, duyarlılık ve doğal destek sunmak büyük önem taşır.

Unutulmamalıdır ki, ay döngülerinin duygularımızda, zihinsel durumumuzda ve özellikle hassas çakralarımızda iniş çıkışlar yarattığı kadim bilgilerle de, modern bilimle de desteklenmektedir. Çocukların ve bebeklerin bu dönemlerde gösterdiği huzursuzluk, ayın kozmik titreşimlerine verdikleri doğal bir tepkidir. Ve bu tepki, sevgi, şefkat ve doğanın şifasıyla dengelenebilir.